Nisan mayıs ayları gibiydi tam
hatırlayamıyorum ama "bu yaz ne yapsam" planlarımı yaptığım
gecelerden birindeydim. En iyisi burada bir başvuru yapayım deyip porfolyomu
yollamıştım.Aradan aylar geçmesine rağmen cevap gelmeyince, kabul edilmediğimi
düşünüp "yazdığım maili mi beğenmediler galiba" ya da portfolyomu
"çirkin mi benim portfolyom ya?" diyerek yardan mektup beklercesine
beklemiştim. Sonra araya bir sürü işler güçler, staj telaşesi,yarışma
heyecanları derken unutup gitmiştim. Tam da hiç aklımda yokken davet mailini
yollamışlar " we are happy to have you.." yazmış canlarım.
Bu güzel deneyim sadece bir workshop
süreci olmaktan ibaret değildi ve içinde en az varolan şey belkide mimariydi.
İtalya'da bulunduğum andan itibaren sağım solum kıymetli insanlarla çevrilmişti
her anımın gözlemleyerek, öğrenerek, farkederek ve düşünerek geçmesi bundandır.
Supino, İtalyanın Lazio bölgesinde küçük
bir ortaçağ kasabası. Öylesine şirin ve kimlikli bir yer.İtalyanların büyük
Amerika göçünden sonra nüfusu oldukça azalmış. Öyle ki; buradaki boş
evlerin sayısının toplam nüfustan bile daha fazla olduğu söyleniyor. Yerli
halkın çoğunu yaşlılar oluşturuyor ve hepsi tam bir italyan; güleryüzlü,
sempatik ve misafirperver.Topografik yapısı olarak dik bir yamaca yerleşmiş
olan bu kasabanın neredeyse hiçbir sokağına araba giremiyor. Tepelere doğru
çıktıkça daralan yollarla birlikte, boş ev sayısındaki artışı da
gözlemliyorsunuz. En güzel manzaraya sahip balkonların kimsesiz kalmasının bir
sebebi de bu, erişilebilirlik sorunu.
Bize ev sahipliği yapan isim, Nobel ödüllü
Louisa Morgantini. Avrupa Birliği Solu ve Kuzey Yeşil Solu'nun üyesi olarak
Avrupa Birliği ikinci başkanlığını yapmış ve neredeyse 30 yıldır Filistin
meselesi üzerinde çalışıyor.Kürt meselesi ve şiddet gören kadınlarla ilgilenmiş
bir aktivist ve hümanist. 73 yaşında ve sahip olduğu enerji başlı başına bir
kitap konusu olabilir. Hayatını barışa adamış mükemmel bir kişilik. Supino 'da
bir hafta boyunca bize evinin kapılarını açtığı yetmiyormuş gibi workshop
sonrasında Roma'da konaklayacağımızı duyunca "orada otellere para vermeyin
benim evimde kalabilirsiniz" demez mi. Süphesiz ki bütün "anne"
sıfatlarını hakediyor. Louisa'nın Roma'daki güzeller güzeli evini başka bir
yazımda anlatacağım.
Workshop hakkında ayrıntılı bilgileri
buradan okuyabilirsiniz
Bir hafta boyunca küçük bir ortaçağ
kasabasında internet,televizyon hatta bazen su bile olmadan yaşanır da insan
nasıl bunalmaz ki? Elbette ki bu iyi organize edilmiş etkinlikler ve her anını
dolu dolu yaşamayı seven insanlarla mümkün olabilir.Sadece workshop ekibinden
bahsetmiyorum aslında supinolulardan bahsediyorum. Hiçbir zaman turistik bir
şehir olmayı istemeyen supinoloların bakımlı,şirin,rengarenk balkonlarından,Her
gün şık ve uyumlu kıyafetleriyle Piazzaya oturmaya gelen sık sık orada
uyuklarken yakaladığımız Candila’dan ya da Maria’nın babasından
bahsediyorum.her akşam eline gitarını ve mızıkasını alıp Bob Dylan ve John Lennon şarkıları söylüyorlar. Onları, yürüyüşe
çıktığımız bir akşam üstü ayaklarımız bizi müzeğe doğru yönlendirdiği zaman
keşfetmiştik. “Losing my religion” çalıyordu.Sessiz bir Supino akşamında
sokaktaki merdivenlere oturup,hayran hayran bakıp saatlerce onları dinledik,dans
ettik hatta bunu her akşam uyumadan önce yaptık diyebilirim. Son akşam da bizi
kırmayıp veda yemeğinde de o muhteşem düet “acqua a sale mina celentano”
seslendirdiler, harika bir aileydi. Belki de ben bu yazıları yazarken Maria
babasıyla balkona oturmuş yine şarkı söylüyordur...
Diğer ayrıntıları bir kenara bırakıp
workshop çalışmalarından bahsetmek gerekirse, ilk gün yaptığımız keşif gezisi
toplantısında dikkatimizi çeken unsurlar hakkında konuştuk ve herkes sırasıyla
kendi fikirlerini ve gözlemlerini anlattı. Ben yine farkında olmadan toplumsal
analizlerin içinde buluverdim kendimi. Keşif gezisi esnasında yaptığım skecth
çalışması oldukça ilgi gördü,elden ele dolaştırılacağını tahmin edebilseydim
biraz daha özenerek yapardım ama kısa notlar ve karalamalardan ibaret olan bu
harita beni “cultural identity” ve “mindmapping” en sonunda da “socialmapping”
grubunda çalışmaya yöneltti. Grup arkadaşımın bir mimarlık öğrencisi değil de
hukuk fakültesi öğrencisi olması benim için de ayrıca güzel bir deneyim ve
ortaklıktı açıkçası.
Diğer çalışma grupları ise “traces and signatures” ve
“wrapping and breathing” olarak sınıflandılar ve daha çok mekanik çözümler
odaklı çalışmalar yürüttüler. Supinoluların aşık olduğu Santa Serana dağı ve
oradaki kamp alanları aynı zamanda da varlığını sürdüren doğal hayatla ilgili
insan ve doğayı mimarlıkla bir araya getirmek üzerine bolca kafa yordular. Hepimizin rahata erdiği gün yani sergi gününden bir kaç fotograf...
Santa Seranaya yaptığımız doğa yürüyüşü
ise bana yaşadığımız toprakları aslında hiç sevmediğimizi gösterdi. Maalesef
ülkemizi,doğamızı hiç sevmiyoruz onların Santa Serenayı sahiplenişini,
kendiliğinden büyüyen “deve dikenleri” hakkında hazırladıkları
katalogları,oradaki her taşın yerini ezbere bilen dağcıları dinledikçe bizdeki
eksik olan şeyin ne olduğunu insan çok daha iyi anlayabiliyor. Eğitimsiz,
bilinçsiz,sevgisiz ve doğaya karşı saygısız bir toplumuz maalesef.
Socialmapping proje yürütücüm, Hassina
hoca ise son gün ayrılması en zor isimlerden bir diğeriydi. Böylesine özverili
ve öğretme sevgisiyle dolu hocalarla daha uzun çalışmayı çok isterdim.Yine de
bir hümanistle İtalya da karşılaşmış olmak bile kendimi şanslı hissettiriyor
bana. Hassina hocanın sözü var İstanbul’a gelince görüşeceğiz. tüm
desteği ve özverisi için ona yeniden teşekkürlerimi iletiyorum.Sayesinde skecth
defterim ışıl ışıl parlıyor.
Bu merdiven çalıştay süresince kaçış noktamız oldu :)
Ayrıca Hossein Sadri ve Senem Zeybekoğlu Sadri sizleri tanımak büyük mutluluk.Beni yanınıza alıp çıktığımız kuzey İtalya gezisi ve sizlerle paylaştığım her an, zihnimde aştığım yeni bir basamak gibiydi.Sizin ışığınızda yetişebilme şansını yakalamış her öğrenci, kendini bir adım önde hissetmeli..tesekkür ederim.
Ayrıca Hossein Sadri ve Senem Zeybekoğlu Sadri sizleri tanımak büyük mutluluk.Beni yanınıza alıp çıktığımız kuzey İtalya gezisi ve sizlerle paylaştığım her an, zihnimde aştığım yeni bir basamak gibiydi.Sizin ışığınızda yetişebilme şansını yakalamış her öğrenci, kendini bir adım önde hissetmeli..tesekkür ederim.
ve diğer etkinliklerimiz,komün yaşamın güzel sıcaklığı,yakın çevrelere yaptığımız geziler, klisenin festivali,teras sohbetlerimiz, samimi supino insanı, köyün delisi,kedisi, unutulmaz bir deneyimdin Supino...