9/21/2013

Summer School in Supino,ltaly


Nisan mayıs ayları gibiydi tam hatırlayamıyorum ama "bu yaz ne yapsam" planlarımı yaptığım gecelerden birindeydim. En iyisi burada bir başvuru yapayım deyip porfolyomu yollamıştım.Aradan aylar geçmesine rağmen cevap gelmeyince, kabul edilmediğimi düşünüp "yazdığım maili mi beğenmediler galiba" ya da portfolyomu "çirkin mi benim portfolyom ya?" diyerek yardan mektup beklercesine beklemiştim. Sonra araya bir sürü işler güçler, staj telaşesi,yarışma heyecanları derken unutup gitmiştim. Tam da hiç aklımda yokken davet mailini yollamışlar " we are happy to have you.." yazmış canlarım. 



Bu güzel deneyim sadece bir workshop süreci olmaktan ibaret değildi ve içinde en az varolan şey belkide mimariydi. İtalya'da bulunduğum andan itibaren sağım solum kıymetli insanlarla çevrilmişti her anımın gözlemleyerek, öğrenerek, farkederek ve düşünerek geçmesi bundandır.




Supino, İtalyanın Lazio bölgesinde küçük bir ortaçağ kasabası. Öylesine şirin ve kimlikli bir yer.İtalyanların büyük Amerika göçünden sonra nüfusu oldukça azalmış. Öyle ki;  buradaki boş evlerin sayısının toplam nüfustan bile daha fazla olduğu söyleniyor. Yerli halkın çoğunu yaşlılar oluşturuyor ve hepsi tam bir italyan; güleryüzlü, sempatik ve misafirperver.Topografik yapısı olarak dik bir yamaca yerleşmiş olan bu kasabanın neredeyse hiçbir sokağına araba giremiyor. Tepelere doğru çıktıkça daralan yollarla birlikte, boş ev sayısındaki artışı da gözlemliyorsunuz. En güzel manzaraya sahip balkonların kimsesiz kalmasının bir sebebi de bu, erişilebilirlik sorunu.

Bize ev sahipliği yapan isim, Nobel ödüllü Louisa Morgantini. Avrupa Birliği Solu ve Kuzey Yeşil Solu'nun üyesi olarak Avrupa Birliği ikinci başkanlığını yapmış ve neredeyse 30 yıldır Filistin meselesi üzerinde çalışıyor.Kürt meselesi ve şiddet gören kadınlarla ilgilenmiş bir aktivist ve hümanist. 73 yaşında ve sahip olduğu enerji başlı başına bir kitap konusu olabilir. Hayatını barışa adamış mükemmel bir kişilik. Supino 'da bir hafta boyunca bize evinin kapılarını açtığı yetmiyormuş gibi workshop sonrasında Roma'da konaklayacağımızı duyunca "orada otellere para vermeyin benim evimde kalabilirsiniz" demez mi. Süphesiz ki bütün "anne" sıfatlarını hakediyor. Louisa'nın Roma'daki güzeller güzeli evini başka bir yazımda anlatacağım.




Workshop yürütücüleri ise, Oxford Brookes üniversitesinden Nasser Golzari ve Yara Sharif, Girne Amerikan Universitesi'nden Hossein Sadri ve Senem Zeybekoğlu Sadri ve Hassina Nafa. Bir de Supino belediye başkanı, Alessandro Foglietta ve mimarlar odası temsilcileri Architects Association,Italy nın katkılarını da eklemek gerekir.
Workshop hakkında ayrıntılı bilgileri buradan okuyabilirsiniz



Bir hafta boyunca küçük bir ortaçağ kasabasında internet,televizyon hatta bazen su bile olmadan yaşanır da insan nasıl bunalmaz ki? Elbette ki bu iyi organize edilmiş etkinlikler ve her anını dolu dolu yaşamayı seven insanlarla mümkün olabilir.Sadece workshop ekibinden bahsetmiyorum aslında supinolulardan bahsediyorum. Hiçbir zaman turistik bir şehir olmayı istemeyen supinoloların bakımlı,şirin,rengarenk balkonlarından,Her gün şık ve uyumlu kıyafetleriyle Piazzaya oturmaya gelen sık sık orada uyuklarken yakaladığımız Candila’dan ya da Maria’nın babasından bahsediyorum.her akşam eline gitarını ve mızıkasını alıp Bob Dylan ve John Lennon şarkıları söylüyorlar. Onları, yürüyüşe çıktığımız bir akşam üstü ayaklarımız bizi müzeğe doğru yönlendirdiği zaman keşfetmiştik. “Losing my religion” çalıyordu.Sessiz bir Supino akşamında sokaktaki merdivenlere oturup,hayran hayran bakıp saatlerce onları dinledik,dans ettik hatta bunu her akşam uyumadan önce yaptık diyebilirim. Son akşam da bizi kırmayıp veda yemeğinde de o muhteşem düet “acqua a sale mina celentano” seslendirdiler, harika bir aileydi. Belki de ben bu yazıları yazarken Maria babasıyla balkona oturmuş yine şarkı söylüyordur...



Diğer ayrıntıları bir kenara bırakıp workshop çalışmalarından bahsetmek gerekirse, ilk gün yaptığımız keşif gezisi toplantısında dikkatimizi çeken unsurlar hakkında konuştuk ve herkes sırasıyla kendi fikirlerini ve gözlemlerini anlattı. Ben yine farkında olmadan toplumsal analizlerin içinde buluverdim kendimi. Keşif gezisi esnasında yaptığım skecth çalışması oldukça ilgi gördü,elden ele dolaştırılacağını tahmin edebilseydim biraz daha özenerek yapardım ama kısa notlar ve karalamalardan ibaret olan bu harita beni “cultural identity” ve “mindmapping” en sonunda da “socialmapping” grubunda çalışmaya yöneltti. Grup arkadaşımın bir mimarlık öğrencisi değil de hukuk fakültesi öğrencisi olması benim için de ayrıca güzel bir deneyim ve ortaklıktı açıkçası.

Diğer çalışma grupları ise “traces and signatures” ve “wrapping and breathing” olarak sınıflandılar ve daha çok mekanik çözümler odaklı çalışmalar yürüttüler. Supinoluların aşık olduğu Santa Serana dağı ve oradaki kamp alanları aynı zamanda da varlığını sürdüren doğal hayatla ilgili insan ve doğayı mimarlıkla bir araya getirmek üzerine bolca kafa yordular. Hepimizin rahata erdiği gün yani sergi gününden bir kaç fotograf...







Santa Seranaya yaptığımız doğa yürüyüşü ise bana yaşadığımız toprakları aslında hiç sevmediğimizi gösterdi. Maalesef ülkemizi,doğamızı hiç sevmiyoruz onların Santa Serenayı sahiplenişini, kendiliğinden büyüyen “deve dikenleri” hakkında hazırladıkları katalogları,oradaki her taşın yerini ezbere bilen dağcıları dinledikçe bizdeki eksik olan şeyin ne olduğunu insan çok daha iyi anlayabiliyor. Eğitimsiz, bilinçsiz,sevgisiz ve doğaya karşı saygısız bir toplumuz maalesef.



Workshop a geri dönelim 

Socialmapping proje yürütücüm, Hassina hoca ise son gün ayrılması en zor isimlerden bir diğeriydi. Böylesine özverili ve öğretme sevgisiyle dolu hocalarla daha uzun çalışmayı çok isterdim.Yine de bir hümanistle İtalya da karşılaşmış olmak bile kendimi şanslı hissettiriyor bana. Hassina hocanın sözü var İstanbul’a gelince görüşeceğiz. tüm desteği ve özverisi için ona yeniden teşekkürlerimi iletiyorum.Sayesinde skecth defterim ışıl ışıl parlıyor.
Bu merdiven çalıştay süresince kaçış noktamız oldu :)

Ayrıca Hossein Sadri ve Senem Zeybekoğlu Sadri sizleri tanımak büyük mutluluk.Beni yanınıza alıp çıktığımız kuzey İtalya gezisi ve sizlerle paylaştığım her an, zihnimde aştığım yeni bir basamak gibiydi.Sizin ışığınızda yetişebilme şansını yakalamış her öğrenci, kendini bir adım önde hissetmeli..tesekkür ederim.

ve diğer etkinliklerimiz,komün yaşamın güzel sıcaklığı,yakın çevrelere yaptığımız geziler, klisenin festivali,teras sohbetlerimiz, samimi supino insanı, köyün delisi,kedisi, unutulmaz bir deneyimdin Supino...